fbpx

Girişimcilerin İzlemesi Gereken Filmler

Franchise Danışmanlık - Girişimcilik - Girişimcilerin İzlemesi Gereken Filmler

Bazı filmleri izledikten sonra ilham alıyor veya farklı bir insana dönüşmüş gibi hissediyor musunuz? Ya da deli bir motivasyon sarmıyor mu vücudunuzu ?  Hatta bazı sahneler de tüyleriniz diken diken oluyor. Eğer bir girişimciyseniz ya da girişimci olmaya hazırlanıyorsanız, ne demek istediğimiz anlamak için bu unutulmaz filmleri kesinlikle izlemenizi tavsiye ederiz.

Silikon Vadisinin Korsanları (Pirates of Silicon Valley) – 1999

“İyi sanatçılar kopyalar, harika sanatçılar çalar.” – Steve Jobs.Pirates of Silicon Valley(Silikon Vadisi’nin Korsanları), hem Steve Jobs’ın, hem de hayatının erken döneminde yollarının kesiştiği Bill Gates’in üniversite yıllarından, şirketlerini kurup çıkışa geçtikleri yılları anlatan bir biyografi filmi.

Sosyal Ağ (The Social Network) – 2010

Tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bir fenomene dönüşmüş, milyonların sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsü. Sosyal medya denince günümüzde akla gelen ilk uygulamalardan olan Facebook’un arkasında yatan gerçekler, oluşumunun öyküsü ve günümüz dünyasına sunduğu artı ve eksiler Mark Zuckerberg’in hikayesinden yola çıkılarak ele alınıyor.

Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happyness) – 2006

Bir hayalin varsa onu korumalısın. İnsanlar kendileri yapamadıkları için sana senin de yapamayacağını söylerler. Eğer bir şey istiyorsan, git ve onu al. Nokta. Tamam mı?” – Chris Gardner

İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır. En zor anlarda bile ayakta kalan bir babanın başarısı hikayesi…

Para Avcısı (The Wolf of Wall Street) – 2013

“Benim ölmeye cesaretim var. Bilmek istediğim ise senin ölmeye cesaretin var mı?” – Jordan Belfort

Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinesine ve aynı zamanda bir harcama makinesine dönüşür. Bir günde hesapları milyon dolarlarla doldururken o gece hepsini aynı hızda harcayabilir. Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir. Bu karakterin hayatındaki her şey abartılı bir şekilde devam ederken, çöküş ise çok uzakta değildir.

Girişimci veya Girişimcilikle ilgilenenlerin mutlaka izlemesini tavsiye Gerçekten çok çok önemli detaylar barındırıyor.
Bir işi başarmanın ilk adımı adından da anlaşılacağı gibi ilk adımı atmaktır. Sonrası bir şekilde gelmiyor mu zaten ? Hepinizin en güzel başlangıçlara adım atması dileğiyle.

 Jobs (2013 )

Apple’ın ilk dönemleri ve Steve Jobs’ın hikayesini anlatan film gösterime girmeden önce büyük ses getirmişti. Gösterime girdikten sonra ise özellikle Apple hayranlarının beklentilerini karşılayabildiğini söylemek zor. Buna rağmen Jobs ve Apple’ın ilk dönemlerini merak edenlerin izlemesinde fayda var.

Siz de girişimcilikle doğrudan veya dolaylı ilgili olan ve izlenmesi gerektiğini düşündüğünüz filmleri yorumlarda paylaşabilirsiniz…

Bu filmde neler mi var ? Tutku, yenilikçi yaklaşım, basit ve mükemmelliyetçi yaklaşımı hatta daha fazlasını göreceksiniz.

The Founder

The Founder, 52 yaşındaki milkshake makinası satıcısı Ray Kroc’un hikayesini anlatıyor. Ray küçük hamburger dükkanı Mc Donald’s’ın kuruyor ve zaman içinde dünyanın en büyük fast food franchise zinciri sahibi haline geliyor. Ray Kroc’un bu yoldaki kararlılığı hayranlık uyandırıcı olsa da, etik dışı uygulamaları ve ahlaksız yöntemleri mide bulandırabiliyor. Filmde Mc Donalds’ın tartışmalı iş hamleleriyle nasıl da büyüdüğünü görüyoruz. Film size hayallerinizi gerçekleştirebilmek için her yol mübah mıdır yoksa insani erdemleri korumak önemli midir, önemle sordurtuyor.

Whiplash ( 2014)

Whiplash, genç bir müzisyenin öykünü anlatıyor. Küçük yaşlardan itibaren bateri çalmaya başlayan Andrew, işinde tam anlamıyla bir usta olmak ister. Üniversite tercihinde de ülkenin en iyi müzik okulu olarak gördüğü Shcarffer Konservatuarı’na girer. Henüz 19 yaşındadır ama dersler harici var gücüyle antrenman yapar. Bir gün, okulun en sert hocalarından biri olan caz duayeni Terence Fletcher’ın dikkatini çeker. Fletcher Andrew’ü okulun en parlak öğrencilerinin seçildiği ve sürekli yeni yarışmalara hazırlanan “studio band”e seçer. Başarısı kadar acımasızlığıyla da ün yapmış olan Fletcher, Andrew’un kapasitesinin sonuna kadar kullanmadan asla başarmış saymayacaktır. Genç bateristin önünde sadece mesleki bir test değil, psikolojik bir sınav da vardır… Senaristliğini ve yönetmenliğini Damien Chazelle’in üstlendiği filmin başrolünde Miles Teller yer alıken karşısında kendisine J.K. Simmons eşlik ediyor. Andrew bu filmde çok zor süreçlerden geçiyor. Hocası’nın psikolojik baskısı, sahneye çıkmadan önce yaşadığı talihsiz kazayı bile görmezden gelerek, elleri kanıyor.Acı’nın en dip versiyonunu yaşıyor aslında o dönemde. Acı çekerek öğrenmey, asla vazgeçmemenin güzel sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Keyifle izleyeceğinizden eminim.

Joy ( 2015)

Joy henüz küçüklüğünden itibaren hayal gücü çok gelişmiş olan, yeni icatlar üretme peşinde yetenekli bir kızdır. Hayatında, ailesinde yaşadığı zorluklara rağmen üretkenliğini hiç yitirmez; günlük yaşamda pratik konulara dair elinden her türlü iş gelir. Bu arada boşandığı eşi, sorunlu annesi, ilgi isteyen iki küçük çocuğu ve yarı belalı babasıyla “normal” bir hayat sürdürmeye çalışır. Fakat bir gün her şey canına tak eder ve Joy yarım bıraktığı hayallerinin bir notkasından tutmak için yeniden kolları sıvar…
Aşk acısı, ticaret hayatının zorlukları, ürettiği ürünün çalınması ve maddi sıkıntılarla yüzleşen Joy, yine de ayağa kalkıp büyük işler başarmanın yollarını arıyor.Ürününü geri kazanmak için savaşıyor,ve kaybetmiyor.

Gifted (2017)

Başrolünde Chris Evans‘ın olduğu muhteşem bir film bizi bekliyor. Sinema ekranlarında Chris başarılı bir performans gösterdiğini onun çoğu filmlerinden biliyoruz. Hatta çoğu hayranının başrolünde olduğu için bu filmi izlediğini de biliyoruz. Fakat bizim için Chris değil filmin konusu bizi bu filmi izlemeye sürükledi.

Evet filme dram filmi diyoruz fakat film öyle her sahnesinde ağlayacağınız ve içinizin kan ağlayacağı filmlerden değil. Yeri gelince komedi havasına giren ve sizin tatlı tebessümlerle izleyeceğiniz bir film. Bu film dramdan daha başka duygular barındırdı bende.

Şimdi kısaca konumuzu açıklarsak; Frank’in matematiğe yetenekli kız kardeşi, Milenyum Problemleri’nden Navier–Stokes problemini çözebilmek için hayatının çoğunu bununla harcamış, ancak kızını dünyaya getirdikten 6 ay gibi bir süre sonrasında intihar etmiş.  Kız kardeşi intihar etmeden önce kızını Frank’e emanet eder ve normal bir hayat yaşamasını vasiyet eder. Frank küçük kız ile birlikte Florida’ya taşınırlar ve zamanla Mary’nin de annesi gibi matematik yeteneği olduğu ortaya çıkar. Fakat Frank annesinin vasiyeti üzerine dayısı O’nu özel bir okul yerine sıradan bir devlet okuluna gönderir.Okuldaki öğretmeninin Mary’nin yeteneğini ve dehasını fark etmesi üzerine, Frank’in annesi Evelyn’de durumu öğrenir ve günün birinde çıkagelir. Annesi gibi özel eğitim alması ve daha iyi okullara gitmesini düşünen Evelyn, Mary’nin vekaletini Frank’ten almak için büyük bir uğraş gösterir.

Film bize deha olmak bir ayrıcalık mı yoksa bir lanet mi? Sorusunu gayet güzel bir şekilde sormuş, oyunculuklardan ve filmin konusunun tam anlamıyla güzel olduğundan bahsettikten sonra film için seçilmiş şarkılar ise tam yerinde olmuş yani kısaca özetleyecek olursak eğer. Deha filmi, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, oldukça naif, draması da komedisi de yerli yerinde. Yüreği kendinden büyük ufak kızın ve dayısının bağlılıkları dışında, komşuluğun ve aşkın da işlenişi de filmin içinde akıp sürüyor. İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Hiç düşünmeden bu filmi izlemeye başlayın derim.Yetenekle gelen bir başarı hikayesini izliyor olacaksınız.

Dangal  (2016)

Mahavir Singh Phogat bir güreş hayranıdır. İki küçük kızına da güreş öğretmeye karar verir. İki kız, Babita Kumari ve Geeta Phogat, çocukluklarından başlayarak güreş eğitimi alarak büyürler. Büyüdüklerinde iki kız da güreşte iddialı isimler olmuştur. Geeta Phogat 2010 Commonwealth Oyunları’nda altın madalya kazanarak güreşte altın madalya kazanan ilk kadın güreşçi olurken, kız kardeşi Babita da gümüş madalyayı alır. Genç kadın güreşçiler başarıya giden yol boyunca sosyal şekillendirmenin baskısıyla da mücadele etmek zorunda kalacaktır.

O kadar güzel ve farklı bir film  ki. İçinde çok başka duyguları barındırıyor. Babaları’nın kızlarına olan baskısı. Disiplinli çalışmanın insana çok şey kazandıracağı gibi, kaybettirdiğini de. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.